Duvar. Jean Paul Sartre.

Duvar. Jean Paul Sartre. Çeviren : Eray Canberk. Can Yayınları. 9uncu Baskı, 2012.

duvar

Sartre’dan, biri “uzun” beş öykü… Varoluşçuluk konusunda hiç birşey bilmeden, herhangi bir edebiyat yapıtı olarak okunabilen öyküler. Yazıldıkları dönem için okuyanı sersemletici olduklarına kuşku yok. Yirmibirinci yüzyılda bile, sıradan okurun tabularını sarsan, rahatsız eden, tepkisiz kalınamayacak anlatılar bunlar. Onları toplu olarak bu kadar güçlü yapan, Sartre’ın çok iyi bir yazar olması kadar, öykülerin dokusuna büyük ustalıkla işlenmiş olan varoluşçuluk felsefesi. Öyle ki, öykülerin her biri Sartre’ın önemli temsilcilerinden olduğu varoluşçuluk akımının anlatılmasında, örneklenmesinde kullanılabilir. Tüm öykülerin ortak yönü, benlik ve yaşamın anlamı konularındaki bunaltı, çözümsüzlük, çaresizlik…

“Bir Yöneticinin Çocukluğu” adlı uzun öykü (90 sayfa kadar), romana yakın derinlikte bir anlatı. Okurken, Kundera’nın -yakınlarda okuduğum- “Yaşam Başka Yerde” romanının bu öyküden yola çıkarak yazılmış olabileceğini düşündüm. Kopya etme anlamında değil. Kahramanın (Lucien / Jaromil) kişilik yapısı, çocukluk sorunları, yaşam karşısındaki çaresizliği, kendini tanıma sürecindeki kırılmaları birbirine çok benziyor… Ürkütücü olan, tanımlanan bu sorunlu kişiliğin aslında çok yakınımızda olması… Sokakta, işyerinde… her yerdeler!

Kitapta en çok ilgimi çeken, “anne” olanların tüm sorunlu yanlarına karşın, kadın kahramanların daha “olumlu” duruşları. Yaşam karşısında “her şeye karşın” daha dik, daha tutarlı olmaları. Erkekler ise bunalımlarından sakatlanmadan çıkamayan bireyler… İç çatışmalarını çözdüklerine inandıkları anda bile, aslında yalnızca sakat kaldıklarından habersiz olmayı başarıyorlar. Olumlu kadın karakterlerin en çarpıcı örneği, “Oda” öyküsündeki “Eve” karakteri. (Adının da bir gönderme olduğuna inanıyorum). Erkek karakterlerden o kadar farklı ki, neredeyse Sartre’ın varoluşçu tezlerinin yalanlanması düzeyinde bir anlam kayması yaratıyor. Kitaba adını veren Duvar öyküsünün kahramanı, bir hiçlik ve anlamsızlık duygusu içinde yuvarlanır ve yaşadığına sevinemezken; Eve, sevginin yaşama anlam katabileceğinin çok gösterişli bir kanıtı olarak duruyor. Belki, Sartre’a rağmen!

Leave a comment